Pazartesi, Ağustos 22, 2005

Işığın sihirbazları

İç mimaride önem kazanan lambalar, günümüz tasarımcıların yaratıcılıklarıyla aydınlatmanın ötesine geçerek sanatsal birer objeye dönüştü.


İç mimari uygulamalarda aydınlatma önemli bir faktördür. Yaşadığımız mekân iyi aydınlanmıyorsa en başta algı zorlaşır, uyku düzeni bozulur ve ayrıntılar yok olur. Aydınlatma sorununa önem veren iç mimarlar, artık mekân-aydınlatma ikilisini birlikte düşünerek proje uygulamaları yapıyor. Bu da zaman içinde mekânla uyum içinde olan aydınlatma elemanlarının, tasarımlarıyla aydınlatmanın ötesine geçerek, sanatsal birer objeye dönüşmesini sağladı.

Aydınlatma elemanlarında estetik ve tekniği birlikte kullanan Ingo Maurer, Tom Dixon, Marcel Wanders, Patrick Norguet, Aldo Cibic gibi tasarımcılar, günışığına rakip olan yapay ışığa şekil veriyorlar. Bu rekabet ortamında özellikle Ingo Maurer, Patrick Norguet ve Marcel Wanders bayrağı önde taşıyan isimler...


İlk aydınlatma sistemini 1965 yılında kuran Ingo Maurer, ürettiği lamba ve avizelerle sektörü ve tüketiciyi şaşırtan ve büyüleyen bir tasarımcı. Giderek artan bu beğeni, Maurer’in aydınlatma tasarımlarının, Philadelphia Sanat Müzesi Colab’s Design Excellence ve Georg Jensen gibi ödülleri almasını sağladı...

Benim Ingo Maurer’le ilk tanışmamsa, Derin mağazasında “Birdie” tasarımını görmemle oldu. Ampule incecik bir tel ve kuş kanadı ekleyerek aydınlatma tasarımına romantizm yükleyen Maurer, “Fly Candle Fly” tasarımında bu model için özel üretilen ince iplerle mumları havada asılı tutuyordu! Bu mumlar, Maurer’in muhteşem yaratıcılığının ürünü...

Kendisine “ışık sihirbazı” diyebileceğim ikinci isim ise, üfleyerek yanıp söndürülen kandiliyle Marcel Wanders. Yatak başucu için tasarlanmış “Blo”, gece kitabını okuduktan sonra yerinden kalmak istemeyenler için ideal bir ürün. Eski tip kandil formunu, günümüz teknolojisi ile tasarlayan Wanders, “Blo”ya üflendiği zaman yanan, üflendiğinde sönen bir özellik eklemiş. Maurer ve Wanders gibi Türkiye’de de başarılı ışık sihirbazları var; Aylin Gümüşoğlu, Şebnem Öztürk, Deniz Tunç, Aslı Kıyak, Merve Kitapçı, aydınlatma tasarımı yapan isimlerden bazıları...

Yaşadığınız mekâna farklılık katan, dekorasyonunu bütünleyen bu özel aydınlatmaların haricinde, butik aydınlatma mağazalarında kişiye özel (yani tek) ürün bulma avantajınız da var. Lin Aydınlatma, 5/1 Nişantaşı, Elements, Phare, Bishop gibi mağazalar, özel tasarım aydınlatma bulabileceğiniz adreslerden bazısı. Ingo Maurer ve diğer ünlü tasarımcıların çalışmalarını görmek ve satın almak için Derin, Mozaik, Mood ve Kartell gibi markaları tercih edebilirsiniz.

Salı, Ağustos 16, 2005

Tasarımcı olunmaz, "doğulur"

İçindeki hayal gücünü kullanarak dünyaca ünlü Moroso, Zeritalia ve Cappellini firmalarına tasarım yapan Aziz Sarıyer, bugün dünyanın en iyi 100 tasarımcısından biri.


“Hayal gücü bilgiden önemlidir” diyen Türk tasarımının duayeni Aziz Sarıyer, bugün dünyanın en iyi 100 tasarımcısından biri kabul ediliyor. Albert Einstein’ın “Hayal gücü bilgiden önemlidir. Bilgi sınırlıdır, hayal gücü dünyayı kuşatır” sözünü doğrularcasına, Aziz Sarıyer içindeki hayal gücünü kullanarak dünyayı yeniden şekillendiriyor.

Bugün dünyaca ünlü Moroso, Zeritalia ve Cappellini firmalarına tasarım yapan Aziz Sarıyer, Ron Arad, Karim Rashid, Christophe Pillet gibi büyük tasarımcılarla aynı kulvarda yer alıyor. Wallpaper, Frame, Interni gibi dünyanın en önemli tasarım dergileri sayfalarını onun işlerine sonuna kadar açarken, Derin Design markasını taşıyan mobilyalar dünyanın 45 ülkesinde satılıyor!

Yaratıcı olmak için okullu olmaya gerek yok. Bu yüzden, dünyanın dört bir yanındaki tasarım okullarındaki öğrencilere “hayal gücü ve yaratıcılık dersi” verilmez. Öğrencilerin bu yetilere sahip olmaları umulur...

Türk tasarımında belirgin izler bırakan Aziz Sarıyer’in “Tasarım yapmak bana oyun oynamak gibi geliyor, mutlu ediyor. Hayatı gözlemliyorum” diye tanımladığı endüstri tasarımı aslında hayatımızın tam içinde yer alıyor.

Kimimiz onu görmüyor, hissetmiyor, kimimiz içinde yaşıyor. Şöyle bir düşünün, kullandığınız eşya, sorununuza çözüm üretmediğinde hayallerinizde onu nasıl daha fonksiyonel hale getirdiğinizi... Ya da o eşyayı almayıp kendi tasarladığınız ürünü ustasına biraz daha fazla para vererek yaptırdığınızı... Evet, siz bir ürün tasarladınız! Bu bir gardırop veya kanepe olabilir ve hatta size sıradanmış gibi gelebilir ama hayal gücünüzü kullandınız ve siz de bir tasarım yaptınız!

Cuma, Ağustos 12, 2005

Gülümseyen tasarımlar

Stefano Giovannoni’nin imzasını taşıyan saklama kabı.


Gündelik hayatımızda karşılaştığımız yüzleri tasarıma çeviren tasarımcılar, stiller, eğilimler ve kuralları önemsemeyerek dekorasyona espri katıyor.


İnsanı gülümseten, neşelendiren hatta ev dekorasyonuna biraz espri katan tasarımlar, hayatımızın vazgeçilmezi oldu. Tasarıma mizah katan tasarımcılar ürün ile kullanıcı arasında psikolojik bir bağ kurmak istiyor. Kullanıcının hayal gücüne odaklanan bu objeler, tasarımcının basit detaylarıyla yaşayan bir ürün oluyor. Örneğin kollarının kullarak işlev kazanan, küçük bir kız çocuğu formundaki tirbüşon, gazete okuyan adam formundaki lamba gibi...

Mimarlar, evini dekore edenlere “Yaşadığınız mekâna karekterinizi yansıtın” diye öğüt verir. Eğer çocuk ruhlu ya da eğlenceli bir karakteriniz varsa ne yapacaksınız? Çözümü kolay, tasarıma mizah katan Alessi, Koziol, Black&Blum gibi firmalar bu soruya çoktan bazı cevap ürettiler bile... Alessandro Mendini, Stefano Giovannoni, Martin Blum gibi tasarımcıların imzasını taşıyan bu ürünler, mekâna neşe kattığı gibi tasarımcının da zekâsını ve mizahi yönünü ortaya koyuyor. Türkiye’ye baktığınızda belki yurtdışındaki kadar çok isim sayamayız fakat Reha Erdoğan, İnci Mutlu gibi tasarımcılar, bu alanda ün kazanmış Avrupalı tasarımcılar arasında başarılarını ortaya koyuyorlar.

1990’larda satışı çok az olan, 2000’li yıllarda önemsenen ve dekorasyon piyasası içinde ciddi bir pazar oluşturan bu tasarımlar, aslında kullanıcının psikolojik beklentilerine cevap veriyor. Gündelik hayatımızda karşılaştığımız yüzleri ürüne çeviren tasarımcılar, dekorasyonu belli kalıplardan çıkarıp, ona eğlence katıyor. Ünlü tasarımcıların imzasını taşıyan tasarımlar, elbise askısından tuvalet fırçasına, mama kabından CD’liğe kadar geniş bir yelpazede sunuluyor.

Black&Blum bu esprili askısı bir karı kocanın yaşantısını irdeliyor.
Vidanın çizgisinin yeri değiştikçe suratlarının ifadesi değişiyor.


Bu eğlenceli oyuncaklar, aslında “fanatik” diyebileceğimiz kitleye sahip. Türkiye’de Koziol, Budun Design, Karınca, Inside ve Decorum gibi çeşitli mağazalarda sevimli formları gibi uygun fiyatları ile dikkat çeken bu tasarımlar, evinizin dekorasyonuna basit ama etkili bir görümüm kazandırır. Örneğin çok sıkıldığınız banyonuzu günümüz şartlarında yenilemek, 4-10 milyar arasında bir paraya mal olur. Bu fiyatı ödemeden, daha ucuza ufak tefek değişikliklerle yani esprili tasarımlarla hareketlendireceğiniz banyoyu, renkli fayans süsleri ve sevimli aksesuarlarla yenileyebilirsiniz. Aynı çözümü mutfağa, yatak odasına yani evinize, ofisinize her yere uygulayabilirsiniz. Fakat bu tarz bir dekorasyona yöneliyorsanız, seçtiğiniz ürünlerin abartılı olmamasına dikkat edin. Evin içine doğru bir şekilde dağıtılmış ürün, kendini gösterdiği gibi mekânın tarzını yansıtır. Sizin için sevimliliğini iki yıl sonra da devam ettiren, yenilenen mekân renklerine ve stiline uyum sağlayan objeler seçmeyi unutmayın.

Perşembe, Ağustos 11, 2005

Tasarım sihirbazı: Tord Boontje


Eski ile yeniyi, doğal olanla teknolojiyi bir araya getirmesi ile tanınan Tord Boontje, tasarımlarıyla gotik tarzın bilinmeyenlerine romantik bir yolculuk yapıyor.


“Eğer alışıldık şeyler yapmak isteseydim, bu yaptıklarımı yapmazdım” diyen kim sizce? Tasarıma gotik çizgileriyle büyü katan kim? Tabii ki bu yıl Milano Uluslararası Mobilya Fuarı’nın en yaratıcı ve şaşırtıcı ismi Tord Boontje.

Kumaşa renk ve kesim konusunda araştırmacı ve sınırları zorlayan bir yaklaşım getiren Tord Boontje, Hollanda’da 1968 yılında doğdu. Kimine göre tasarımın dâhisi, kimine göre de çılgın bir kâşif. Doğal motiflerle ileri teknolojiyi ve endüstriyel malzemeleri birleştirerek, hayranı olduğu 17- 18. yüzyılın romantizmini yakalamış. Özellikle son iki yıl Moroso ile büyük bir başarı yakalayan Tord Boontje, Dartington Crystal için vazo koleksiyonu, moda tasarımcısı Alexander McQueen için gözlük, Habitat ve Authentics firması için avize tasarlıyor.

2003'te Milano Mobilya Fuarı'nda yılın tasarımcısı seçildiği proje Inflorescence ile Tord Boontje, binlerce insanı peşinden koşturan bir isim. Tord Boontje, tasarladığı ürünlerle "bekleme listesi" yaratıyor. Organza, alkantara, dijital baskılar, deri, pilili, işlemeli ve lazer kesim kumaşların kullanıldığı tasarımlarında eski ve yeninin, doğallık ve teknolojinin tören geçidi gerçekleşiyor. Kızının doğumuyla tasarıma bakışında bir yenilenme olduğunu belirten Boontje, önümüzdeki yaz ailesi ile beraber Londra’nın kasvetinden kurtulup Fransa’nın Lyon şehrinde bir köye taşınıyor. Neden mi? Tabiata yakın, kızı ile beraber oyunlar oynayarak yaşamak istiyor...

Hollanda’da Eindhoven Tasarım Akademisi’nde endüstri tasarımı okuduktan sonra 1992’de Londra’daki Royal College of Art’a geçen ve ilk çalışmalarını ortağı Emma Woffenden ile birlikte yeniden dönüştürülmüş alternatif malzemelerle gerçekleştiren Tord Boontje, New York, Londra, Milano gibi tasarım dünyasının merkezlerinde pek çok sergi açtı. Blueprint, Dedalus Tasarım Yarışması ve Elle Decoration Uluslararası Tasarım Yarışması gibi organizasyonlarda birçok kez yılın tasarımcısı seçildi.

Kuruluma hazır mobilyalar (Rough and Ready) ve ortağıyla kurduğu TranSglass firmasında ürettiği geri dönüşümlü hammaddeden üretilen cam şişeler, Boontje’nin herkese ulaşabilen yanını simgeliyor. Tasarımcının kariyer basamaklarında yer alan, ünlü mücevher ve kristal üreticisi Swarovski için gerçekleştirdiği “Blossom Chandelier”, müzikli avize “Ting Ting Ting”, ve Victoria and Albert Museum için tasarladığı devasa kristal avize, ona şöhretin kapılarını ardına kadar açan en önemli adımları oluşturmuş.

Boontje, çiçek şeklinde kesilmiş desenlerle ürünlerinde romantizmi yakalamayı başarıyor. Belki bu tasarımlara ulaşmak bizim için zaman alacak ama sandıklarda saklanan o güzel, el işçiliği örülen dantelleri gün ışığına çıkarıp, yaşadığınız mekânda romantik bir atmosfer yakalayabilirsiniz...

Çarşamba, Ağustos 10, 2005

Murano camları


Bugün Marie Claire Maison dergisi için çekim yaptım. Murano, dünyanın en ünlü cam atölyelerinin doğduğu yer. Cam atölyelerinin Venedik kenti için yangın tehlikesi yaratmasından ötürü, 1291 yılında kent meclisi tarafından Venedik deltasındaki bu ıssız adaya sürülen cam üreticileri, kuma yaklaşık 800 yıldır "can üflüyorlar"...